Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

geriye kalan bölüm

  • 1 alt

    alt
    1) \alt etmek ( fam) unterkriegen, bezwingen; ( yenmek) besiegen
    \altı alay üstü kalay ( fam) oben hui, unten pfui
    masanın \altı die untere Seite des Tisches
    masanın \altında unter dem Tisch
    bir şeyin \altını çizmek etwas unterstreichen
    bir şey bulmak için odanın \altını üstüne getirmek das Zimmer auf den Kopf stellen, um etwas zu finden
    2) ( giysi)
    \altına etmek ( fam) sich in die Hosen machen
    çocuğun \altını değiştirmek dem Kind die Windeln wechseln
    3) ( geriye kalan bölüm) Rest m
    bir işin \altından kalkamamak mit einer Sache nicht fertig werden können
    \altta kalanın canı çıksın ( fig) o ( fam) nach mir die Sintflut
    II adj Unter-, unter-
    \alt katta im Untergeschoss
    \alt yanı çıkmaz sokak ( fig) o ( fam) es führt zu nichts
    köyün \alt tarafında unterhalb des Dorfes

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > alt

  • 2 üst

    I s
    1) \üste vermek draufzahlen
    masanın \üstünde auf dem Tisch
    2) ( giysi)
    \üstünü değiştirmek sich umziehen
    3) ( geriye kalan bölüm) Rest m
    II adj Ober-
    \üst katta im Obergeschoss
    köyün \üst tarafında oberhalb des Dorfes

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > üst

  • 3 geri

    I s
    1) ( sona kalan bölüm) Rest m
    hikâyenin \gerisi der Rest der Geschichte
    2) ( geçmiş) Vergangenheit f
    II adv
    1) zurück
    \geri almak zurückholen, zurücknehmen
    \geri çekilmek zurückweichen
    \geri durmak sich zurückhalten (- den mit); ( bir iş yapmaktan kaçınmak) sich scheuen (- den vor)
    \geri gelmek zurückkommen; ( dönmek) zurückkehren
    \geri gitmek zurückgehen
    2) rückwärts
    \geri saymak rückwärtszählen
    3) übrig
    \geriye kalmak übrig bleiben

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > geri

См. также в других словарях:

  • küsur — is., Ar. kusūr 1) Artan bölüm, geriye kalan bölüm, kesir Bu paranın küsurundan vazgeçelim. 2) Tam sayıdan sonra gelen kesirli sayı Bu işe on bin küsur lira harcadım …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üzeri — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü. S. F. Abasıyanık 2) Varlık, kimlik Bu sözler, Mebrure nin üzerinde derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı. P. Safa 3) Bir şeyin görülen yanı,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • artık — sf., ğı 1) İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan 2) Daha çok, daha fazla 3) zf. Bundan böyle, sonra, daha, yeter Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. T. Buğra 4) is. Kalan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»